otarafa: GÃœNEÅž, RÃœZGAR BÄ°ZE YETER! butarafa: David Shringley
Nükleere karşı mücadele asıl ÅŸimdi baÅŸlıyor


nükleer güç santrallerine hayır


http://www.kureseleylem.org/

http://www.nukleerehayir.org/


Nükleere karşı
mücadele asıl ÅŸimdi
başlıyor

BÄ°ZÄ° HİÇE SAYANLARA
GÃœCÃœMÃœZÃœ GÖSTERELÄ°M!

Nükleer santrallerin
kurulmasına geçit
veren yasa meclisten
geçti.
Meclis, toplumun
saÄŸlığını ve
çıkarlarını hiçe
saydı. Ã‡okuluslu
ÅŸirketler kasalarını
doldursun diye
dünyanın Ã§oktan
vazgeçtiÄŸi nükleer
enerjiyi onayladı.
Bu karar kabul
edilemez.
Nükleer Ã¶ldürür.
Verimsiz ve
pahalıdır.
Nükleer santrallerin
çalıştırılması için
bol miktarda fosil
yakıt kullanılır, bu
ise küresel Ä±sınmayı
körükler.
Kanserle mücadele
eden Karadeniz
halkının Ã§Ä±ÄŸlığı,
topraklarında
nükleer santral
istemeyen Sinop ve
Akkuyu’da
yaşayanların
talepleri meclisin
kararıyla hiçe
sayılmıştır.
Asıl mücadele ÅŸimdi
başlıyor.
Nükleer santrallerin
yapımını engellemek
zorundayız.
KEG, nükleere karşı
olan ve yaÅŸamı
savunan herkesi
birlikte mücadele
etmeye Ã§ağırıyor.

1 Aralık’ta
Ankara’da, 2
Aralık’ta Ä°zmir’de
gerçekleştireceğimiz
yürüyüş ve
mitinglerde sesimizi
yükseltelim.

8 Aralık’ta
Kadıköy’de buluÅŸalım
ve hep birlikte
nükleere izin
vermeyeceÄŸimizi
gösterelim.

Küresel Eylem Grubu



http://www.nukleerehayir.org/genel/bizden_detay.php?kod=57004&grubuy=G%DCNDEM

NÃœKLEER YASASINA KARÅžI
TEPKÄ°MÄ°ZÄ° GÖSTERELÄ°M
 

ANKARA; 13.11.2007



Sayın Abdullah GÃœL

Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı

ANKARA



Konu: 09.11.2007 tarihli
5710 sayılı Nükleer Güç
Santrallerinin Kurulması
ve Ä°ÅŸletilmesiyle Enerji
Satışına Ä°liÅŸkin Kanunun
Veto Edilmesi Talebi

"Nükleer Güç
Santrallerinin Kurulması
ve Ä°ÅŸletilmesi ile Enerji
Satışına Ä°liÅŸkin
5710sayılı Kanun"
09.11.2007 tarihinde TBMM
tarafından kabul edildi.
Makamınıza gönderilen bu
yasa, Türkiye‘yi yeni bir
karanlığa
sürükleyecektir.
Ãœlkemizin nükleer güç
santrallerine ihtiyacı
yoktur. Yıllardır nükleer
lobilerin baskısıyla,
ülkemiz enerji sektörü
plansız ve kuralsız
bırakılmıştır. Bunun
sonucunda da, Türkiye‘nin
enerji ihtiyacı lobilerin
baskısıyla
ÅŸekillenmiÅŸtir. Oysa ki,
pek Ã§ok Ã¼lke nükleer güç
santrallerinden
vazgeçmekte, pek Ã§ok Ã¼lke
de kısa dönemde bu
santralleri terk
edeceÄŸini bildirmektedir.
Yatırım sahası daralan
nükleer lobiciler, bu
santrallerini Türkiye‘ye
satmaya Ã§alışmaktadır.
Kirli, pahalı ve
atıklarına hala Ã§Ã¶züm
bulunamamış nükleer
santral Ã§abalarının
ülkemiz ekonomisine
maliyeti de ağır
olacaktır. Enerji alım
garantili olarak
yapılması düşünülen bu
santrallerin Ã¼lkemize en
kabaca maliyeti 12-15
milyar dolardan fazla
olacaktır. Bu maliyet,
1999 depremi sonrasında
Türkiye‘nin Dünya
Bankasından Ã§ektiÄŸi
krediden fazladır.
Ãœlkemizin sınırlı
kaynaklarının bu ÅŸekilde
kullanılması, Ã¼lkemizi
yeni bir ekonomik
bunalıma sürükleyecektir.

Oysaki enerjide kaynak
çeÅŸitliliÄŸini yerli
kaynaklarımız ile saÄŸlama
konusunda hala atılacak
önemli adımlar vardır.
Bugün Nükleer Santral
Yasasının tartışıldığı
koÅŸullarda yerli ve
yenilenebilir
kaynaklarımızın enerji
üretimindeki payı son
derece düşük
seviyededir.Öncelik yerli
kaynaklarımızı devreye
sokarak yeni yatırımlar
ile elektrik enerjisi
dağıtımındaki
kayıp-kaçakların
giderilmesine verilmelidir.
Bununla birlikte, nükleer
güç santrallerinin
saÄŸlığa olumsuz etkileri
de, baÅŸta Ã‡ernobil
nükleer kazası olmak
üzere pek Ã§ok facia da
yaÅŸanmıştır. Bu kaza
sonrasında "Karadeniz
Bölgesinde" kanser
vakalarında ciddi
artışlar olmuÅŸ ve bu
kazanın etkisi kuÅŸaklar
boyu sürmüş ve
sürecektir. Nükleer
lobicileri zengin etmek
amacıyla hazırlanan bu
yasanın, gelecek
kuÅŸakların ve yaÅŸamımızın
ipotek alınmasına neden
olacaktır.
Kurulacak bu santrallerin
ekolojik geleceÄŸimizde
onarılamaz tahribatlara
yol açacağı ortadadır.
Nükleer santrallerden
çıkan atıkların binlerce
yıl kaybolmadığı topraÄŸa
ve suya karışma tehlikesi
barındırdığı açıktır.
Yıllarca geliÅŸmiÅŸ Ã¼lkeler
nükleer santral
atıklarını baÅŸka Ã¼lkelere
göndermeye Ã§alışmıştır.

Nükleer Güç Santralleri
hakkındaki kanunu
çıkartan Meclis bu konuda
kamuoyunda geniÅŸ bir
uzlaÅŸma aramadan, "ben
yaptım oldu" anlayışıyla
bu yasayı dayatmıştır.
Konuya duyarlı bütün
kesimlerin Sinop'ta ve
Akkuyu' da baÅŸta yöre
halkının nükleer santrale
karşı Ã§Ä±kması, Meclise
verilen 100.000 imza,
bilim insanları bildirisi
önemli yurttaÅŸ tepkileridir.
Anılan sebeplerle 5710
sayılı yasanın
onaylanmamasını
takdirlerinize arz
ederim. YaÅŸamlarımız ve
güzel Ã¼lkemiz bir avuç
lobicinin Ã§Ä±karlarına
emanet edilmemelidir.
Saygılarımla.


Ad, soyad:
Adres:
Tel:
Faks:
E-Posta:


Adresi:
CumhurbaÅŸkanlığı Genel
SekreterliÄŸi
06689 Ã‡ankaya, ANKARA

Faks:
0 312 441 38 16

E-posta:
cumhurbaskanligi@tccb.gov.tr


http://www.greenpeace.org/turkey/news/nukleer-yasa-onaylandi
 Ä°stanbul,
Uluslararası  —
Nükleer yasa, tüm
çabalarımıza raÄŸmen,
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül
tarafından onaylandı
ve bugün kabul
edildi. Yasayla
ilgili derin kaygı
ve endiÅŸemizi genel
müdürümüz Ahmet
BektaÅŸ ÅŸu ÅŸekilde
dile getirdi:
“Küresel Ä±sınmanın
dünyaya ve Ã¼lkemize
getireceÄŸi korkunç
yıkımları artık
cumhurbaşkanından
milletvekiline kadar
Türkiye’deki tüm
siyasetçiler ciddiye
almalı. Nitekim,
BirleÅŸmiÅŸ Milletler
Genel Sekreteri Ban
Ki-moon ‘Ä°klim
deÄŸiÅŸikliÄŸi bizim
kuÅŸağın Ã¶nündeki en
büyük meydan okuma’
diyerek konunun ve
harekete geçmenin
aciliyetini dile
getirmiÅŸti. Ancak
nükleer yasa
hükümetin ve
cumhurbaşkanının,
iklim
deÄŸiÅŸikliÄŸinden ve
konunun
aciliyetinden ne
kadar habersiz
olduÄŸunu açıkça
ortaya koyuyor. Bir
tek Ã§ivi bile
çakılmadan bu
hatadan geri
dönülmeli”.
Nükleer yasa ile,
kömürlü termik
santrallere ve
nükleer santrallere
bir tavan fiyatı
belirlemeksizin
onbeÅŸ yıl alım
garantisi
getiriliyor. Böyle
bir teÅŸvik, ağır
çevresel ve saÄŸlık
maliyetleri olan bu
tip enerjilere
dünyanın baÅŸka hangi
ülkesinde
saÄŸlanıyor? Bu
yetmezmiÅŸ gibi
Bakanlar Kurulu’na
da doÄŸrudan parasal
teÅŸvik imkanı
sağlanıyor.

Ahmet BektaÅŸ ÅŸÃ¶yle
devam etti “Nükleer
yasa ile, nükleer
santrallere ve
kömürlü termik
santrallere
getirilen teÅŸvikler
akıl dışı ve kabul
edilemez. Ekonomik
olarak Ã§ok daha
uygun olan; halk
saÄŸlığını, iklimi ve
ekonomiyi olumsuz
etkilemeyen, gelecek
nesillere göğsümüzü
gere gere miras
bırakabileceğimiz
güneÅŸ gibi
yenilenebilir
teknolojilerimiz ve
enerji verimliliÄŸi
fırsatlarımız var.
Bunları tercih
etmeyip kömür ve
nükleer gibi Ã§Ä±kmaz
sokaklara sapacak
zamanımız ise yok.
Hükümet halka hizmet
görevini yerine
getirmek istiyorsa
yapacağı ilk iÅŸ
enerji
politikalarını
yeniden gözden
geçirmek olmalıdır”.
 

Yalnızca güneÅŸ
enerjisi
teknolojilerinin
Türkiye’deki
ekonomik
potansiyeli,
planlanan nükleer
santrallerin ve
kömür rezervlerine
baÄŸlı tüm elektrik
enerjisi
potansiyelinin
neredeyse toplamına
eÅŸit. Buna karşılık
güneÅŸ enerjisi hiç
tükenmeyen, bedava
bir kaynak. Oysa
uranyum ve kömür
tükenir kaynaklar
olduÄŸu gibi,
maliyetleri de
giderek yükseliyor.
Güneş
teknolojilerinin ise
yakın geçmiÅŸte
maliyetleri en hızlı
düşen teknolojiler.
Türkiye’de güneÅŸ
enerjisi için hiçbir
teÅŸvik olmadığı gibi
ciddi hiçbir hedef
de belirlenmiÅŸ
deÄŸil.
— Pinar Akpinar

http://www.bilimbilmek.com/sayfa/nukleer_enerji_bilgilendirme_dosyasi.html
http://www.emo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=57337


EMO’DAN TAEK TOPLANTISINA
KATILMAMA KARARI

Elektrik Mühendisleri
Odası (EMO), Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu’nun
(TAEK) nükleer
santrallara iliÅŸkin
ölçütler konusunda bugün
(28 Kasım 2007) yaptığı
toplantıya katılmamıştır.
Türkiye’nin enerji
ihtiyacının
karşılanmasında pahalı,
tehlikeli ve dışa bağımlı
nükleer santral
kurulumunun, mevcut
potansiyel
deÄŸerlendirilmemiÅŸken
yanlış bir siyasi tercih
olduÄŸunu kamuoyuna
açıklamış olan EMO,
teknik Ã¶lçütlerden Ã¶nce
yasanın kendisinin de
oldukça tartışmalı ve
kamu yararına
aykırılıklar taşıdığını
ortaya koymuÅŸtur.
 

EMO, onaylamadığı bir
yasanın ve karşı Ã§Ä±ktığı
nükleer santral
kurulumunun Ã¶lçütlerinin
belirleneceÄŸi toplantıya
katılımı uygun
görmemektedir. EMO mevcut
yasaya iliÅŸkin ÅŸu temel
itirazlarını da kamuoyuna
daha Ã¶nce açıklamıştır: 

1- 10. CumhurbaÅŸkanı‘nın
kısmen veto ettiÄŸi yasa
komisyonda verilen
önergelerle yeni baÅŸtan
yapılmıştır. Ancak
hükümet yasayı yeni
tasarı olarak TBMM‘ye
sevk etmeyerek, söz
konusu yasa Ã¼zerinde
demokratik tartışma
ortamı saÄŸlanmasını
engellemiÅŸtir.

2- Yasanın kabulü
açısından da usule
iliÅŸkin Ã¶nemli itirazlar
bulunmaktadır. 10.
CumhurbaÅŸkanı‘nın veto
ettiÄŸi maddeler dışında
TBMM‘de deÄŸiÅŸiklik
yapılmasının Anayasa‘ya
aykırı olmasından,
yapılan oylamada hile
yapıldığına varılıncaya
kadar Ã§eÅŸitli iddialar
söz konusudur.

3- Bu yıl ve gelecek yıla
iliÅŸkin ciddi bir
elektrik açığı
tehlikesine karşı Ã¶nlem
almayan hükümet, 10-15
yıl sonra devreye
girebilecek nükleer
santral kurulumu
konusunda her türlü
keyfiliÄŸe açık, her
isteyene istediÄŸini verme
anlayışı güden 3‘lü bir
hukuk yapısı
getirmektedir. Bu durum
da kiÅŸiye Ã¶zel
düzenlemeler ve
eÅŸitsizlik yaratıcı
unsurlar içermesi
nedeniyle hukukun temel
ilkelerine aykırılık
oluşturmaktadır.

4- Nükleer santral
kuracakların uyması
gereken Ã¶lçütler
kamuoyundan sır gibi
saklanmaktadır. Yasada,
bu Ã¶lçütler
belirtilmediÄŸi gibi bu
konulara iliÅŸkin ikincil
mevzuatın Resmi Gazete‘de
yayımlanmasına dair bir
düzenleme dahi
yapılmamıştır. Teknoloji
seçimi, yakıt temini,
güvenlik Ã¶nlemleri gibi
konularda yapılacak
düzenlemeler hem yasama
denetiminden hem de
kamuoyundan gizlenmektedir.

5- Ãœlkemizde kurulacak
nükleer santrallardan
üretilecek elektriÄŸin
yurtdışına satışını
yasaklamaya yönelik
hiçbir düzenleme
yapılmamıştır. Ãœlkemizde
nükleer santral kurulması
yoluyla AB ve
OrtadoÄŸu‘nun enerji
ihtiyacının karşılanmak
istendiÄŸine iliÅŸkin ciddi
bir endiÅŸe doÄŸmuÅŸtur.

6- Kurulacak nükleer
santrallara iliÅŸkin ne
kapasite, ne de elektrik
fiyatına yönelik bir
belirleme yer almaması,
kamunun alım garantisi
yoluyla ciddi zarara
uÄŸratılmasının Ã¶nünü
açmaktadır. Hükümet
nükleer santralı Ã¶zel
sektör mü, kamu mu
yapacak ona bile karar
verememiÅŸ, Ã§orba bir yasa
hazırlamıştır.

7- Kamuoyuna yansıtılan
ifadesiyle kamu-özel
ortaklığı olarak nükleer
santral kurulumuna
iliÅŸkin bir düzenlemeye
de yer verilmiÅŸtir. Ancak
bu düzenleme Ã¶zünde
özelleÅŸtirme iÅŸlemine de
açık olmasına karşın, bu
konuda 10.
CumhurbaÅŸkanı‘nın
Anayasa‘ya aykırılık
gerekçesi yok sayılarak
gerekli düzenleme
yapılmamıştır.

8- Kurulumu kadar pahalı
olan atık ve söküm
maliyetlerinin kamuya
yıkılmasına yönelik 10.
CumhurbaÅŸkanı‘nın itirazı
yine dikkate alınmamış,
atık ve söküme iliÅŸkin
kurulacak fonun
kaynaklarının yüzde
25‘ine kadar varan bir
düzeyde Hazine tarafından
maliyetin karşılanması
öngörülmüştür. Bu durum
da Ã¼lkede nükleer santral
kurup, Ã¼rettiÄŸi elektriÄŸi
satarak kar edenler
yerine halka faturanın
kesilmesi nedeniyle kamu
yararına aykırılık
oluÅŸturmaktadır. 


http://kureseleylem.org/index.php?option=com_content&task=blogcategory&id=14&Itemid=51

Bir yanda iklim felaketi
diÄŸer yanda nükleer
tehlike  

21 Temmuz 2006

Hükümetin enerji
politikası: Kırk katır
mı, kırk satır mı?

 
         Rusya Ukrayna
doÄŸal gaz krizi, petrol
fiyatlarının artışı,
Türkiye’nin 2007
itibariyle enerji açığı
olacağı haberleriyle
birlikte, kamuoyunda
Türkiye’nin enerji
politikalarının
düzeltilmesi için Ã§eÅŸitli
yorumlar yapıldı. Bu
tartışmalar daha en
başından, genel olarak
geçen yüzyılda tercih
edilmiÅŸ, tükenmekte olan
ve maliyet rejimleri
siyasi/ ekonomik ÅŸartlara
baÄŸlı olarak
istikrarsızlık gösteren
nükleer, kömür ve
petrol/doÄŸal gaz
eksenlerinde kilitlendi.

            Enerji,
endüstriyel Ã¼retimden
günlük ihtiyaçlarımıza,
ulaşımdan Ä±sınmamıza
kadar hayatımızda Ã¶nemli
bir yer kaplıyor. Yine de
enerji ihtiyacımızı
karşılamak için insanlığı
ve Ã¼zerinde yaÅŸadığı
gezegeni felakete götüren
enerji kaynaklarından
birini seçmek zorunda
deÄŸiliz. Böyle bir seçime
bizi zorlamak ancak
Türkiye’de sıkça
yapıldığı Ã¼zere, 
kamuoyunu yanlış
bilgilendirme, doÄŸru
bilgiyi saklama gibi
yollardan geçiyor.
60’lardan bu yana Ã¼Ã§ tane
baÅŸarısız uluslararasi
nükleer santral
ihalesinden sonra
toplumun belleÄŸi yokmuÅŸ
gibi davranan ve
kamuoyunun tepkisinden
çekinen AKP hükümeti,
nükleer santrallerin
yerlerini saptamak için
yaklaşık iki yıldır
yürüttüğü araÅŸtırmaları
bile açıklamaktan Ã§ekiniyor.

        2000 yılında
bakanlar kuruluyla iptal
edilen nükleer santral
projesine karşı, TMMOB
ile birlikte Ã§alışan,
geniÅŸ katılımlı nükleer
karşıtı platformun
kuruluÅŸunda etkin bir
çalışma sergileyen
Greenpeace, tüm dünyada,
uzun yıllardan beri bu
eski tip enerji
kaynaklarından
vazgeçilmesi ve yerine
yeryüzünde sınırsız
olarak bulunan, Ã§evresel
maliyetleri en düşük
seçenekler olan rüzgar,
güneÅŸ, biyokütle,
jeotermal, küçük hidro
gibi yenilenebilir enerji
kaynaklarına geçiÅŸ
yapılması için
kampanyalar yürütüyor.
Daha son doÄŸal gaz krizi
baÅŸ göstermeden aylar
önce Türkiye’nin fosil
yakıt bağımlılığını
protesto etmek amacıyla
Greenpeace sadece eylem
yapmakla kalmamış,
internet Ã¼zerinden bir
dilekçe kampanyası
baÅŸlatarak, Enerji
Bakanlığı’nı Türkiye’nin
enerji ihtiyaçlarını
fazlasıyla karşılayacak
yenilenebilir enerjilere
yönelmesi konusunda
uyarmıştı. Ancak Enerji
Bakanlığı’nın cevabı, en
baÅŸta Türk insanının
güvenliÄŸini hiçe sayarak
enerji güvenliÄŸi
iddiasıyla nükleer enerji
dayatmasını sürdürmek 
biçiminde oldu.

            Ä°ster ABD’de,
ister Hindistan’da, ister
Türkiye’de nerede
üretilirse Ã¼retilsin
nükleer enerjinin
açıklanmayan sakıncaları
ise ÅŸÃ¶yle sıralanabilir:   

 

1.      Nükleer enerjinin
maliyeti Ã§ok yüksektir.
Şüphesiz nükleer
elektriÄŸin gerçek
maliyeti tesis söküm ve
radyoaktif atık
maliyetleri hariç tutulsa
dahi, rüzgar gücünden de,
biyogazdan da, bazı güneÅŸ
enerji teknolojilerinden
ve jeotermal enerjiden de
daha pahalıdır (FoE
Avustralya, Nuclear Power
[Nükleer Güç], Ekim
2005). Dünyadaki enerji
piyasalarının
özelleştirilmesi
eÄŸiliminden dolayı,
yatırımcılar nükleer
enerjiye sırtlarını
döndüler. Ã‡ernobil ve
Three Mile Adası
kazalarından sonra
alınması zorunlu hale
gelen güvenlik Ã¶nlemleri
zaten yüksek olan ilk
yatırım maliyetlerini
fazlasıyla arttırmıştı.
Avrupa ve ABD’de bundan
15 yıl Ã¶nce tavan yapan
reaktör sayısı o tarihten
itibaren düştü. Reaktör
satışları 1950’lerdeki
düşük satış rakamlarına
geri döndü. Buna karşılık
rüzgar ve güneÅŸ
enerjileri pazarı her yıl
% 20 ile %30
seviyelerinde büyüme
gösteriyor. Amerikan
Bütçe Ofisi’nin
hazırladığı bir rapor
buna iyi bir Ã¶rnektir.
Raporda hükümetin bir
nükleer santralin yapımı
için % 50 hazine kredisi
verme Ã¶nerisini
deÄŸerlendiren Ofis’e göre
“Böyle bir kredi
taahütünün, geri
ödenememe riski Ã§ok
yüksektir -%50’den daha
fazla-. Bu risk, ekonomik
olmayan santralin diÄŸer
enerji kaynaklarına göre
daha yüksek ilk yatırım
maliyetleri hesaba
alınarak Ã¶lçülmektedir.”
(Congressional Budget
Office Cost Estimate, S.
14 Energy Policy Act of
2003, May 7, 2003
[Kongresel Bütçe Ofisi
Maliyet Tahmini, 2003 S.
14 Enerji Yasası, 7 Mayıs
2003]). Görüldüğü gibi
bugüne dek yüz
milyarlarca dolar
sübvansiyonlarla ayakta
tutulmaya Ã§alışılan
nükleer enerjinin
piyasada  rekabet
yeteneÄŸi yoktur.

2.      Nükleer enerji
fazlasıyla tehlikelidir.
En yeni teknolojiye sahip
oldugu  iddia edilen
tesislerde bile,
felaketlere neden
olabilecek kaza riski
vardır. Tehlike sadece
Çernobil’de yaÅŸandığı
gibi kaza risklerinden
deÄŸil, giderek artan
nükleer silah Ã¼retiminden
ve terörizmden de
kaynaklanmaktadır.
Bugünün dünyasında bir
nükleer tesis bir Ã¼lkeyi
kendi evinde vurmak için
açık bir hedeftir. Kaldı
ki radyoaktif gazların ve
sıvıların rutin olarak
nükleer santrallerden
salımı da ciddi bir halk
saÄŸlığı riski
oluşturmaktadır.

3.      Nükleer enerji ve
nükleer silah bir
madalyonun iki yüzü
olduÄŸu için “Nükleer
gücün barışçıl  kullanmı”
gerçekte söz konusu
deÄŸildir. Nükleer
enerjinin dünya Ã§apında
yayılması, daha Ã§ok
devletin nükleer silah
sahibi olmaya
çalışmasından baÅŸka bir
etki yaratmayacaktır,
çünkü nükleer santral
atıkları nükleer bomba
hammaddesidir ve yine
nükleer santraller
vasıtasıyla uranyum
zenginleÅŸtirilmesi
yapılır. Siyasi istikrarı
bir türlü yakalayamayan
Türkiye’de geçmiÅŸte pek
çok lider nükleer silah
sahibi olma heveslerini
dile getirmiÅŸtir. Nükleer
silah Ã§Ä±lgınlığına
katılmak Türkiye’nin
çıkarına deÄŸildir.
Ä°ncirlik’te bulunan
ABD’ye ait 90 adet atom
bombası Türkiye’yi zaten
yeterince büyük bir
tehlikeye sokmaktadır.

4.      Nükleer enerji
ömrü yüz binlerce yıl
olan Ã§Ã¶zümsüz ve Ã¶lümcül
radyoaktif atık Ã¼retir.
50 yıllık nükleer enerji
deneyi bu soruna Ã§Ã¶züm
getirememiÅŸtir. Bu
tehlikeli atıklarla
baÅŸetmeye Ã§alışmak yerine
Türkiye sürdürülebilir
çözümler Ã¼retmelidir.
Oysa 30 yıl elektrik
üretecek diye bir nükleer
santralden bu kadar uzun
ömürlü ve Ã§Ã¶zümsüz
atıklar Ã¼retmek akıl ve
ahlak dışıdır.

5.      Nükleer santral
yapımı Ã§ok uzundur ve
getirisi Ã§ok sınırlıdır.
Bütün yasal onaylardan
geçmiÅŸ bile olsa, bir
nükleer santralin yapımı
ilk elektriÄŸi Ã¼retene
kadar en az 10 yıl sürer.
Bugün nükleer enerjinin
dünya birincil enerji
üretimi içindeki payı
sadece %5’tir (Toplam
elektrik Ã¼retimindeki
payı ise % 16). Oysa
yenilenebilir enerji
kaynakları Ã§ok daha kısa
zamanda Ã¼retime
geçebilmektedir.
Türkiye’de yenilenebilir
enerji için Mayıs 2005’de
çıkarılan yasanin oldukca
zayıf olmasina  raÄŸmen,
altı ay içerisinde
yenilenebilir enerji
üretimi için Türkiye’nin
toplam elektrik kurulu
gücünün dörtte biri kadar
(11.000 MW) yenilenebilir
enerji yatırımı baÅŸvurusu
olmuÅŸtur. Enerji
Bakanlığı’nın, Türkiye’yi
nükleer enerji Ã§Ä±kmazına
sürüklemek yerine, yasal
çerçeveler içinde bu
baÅŸvuruları en kısa
zamanda deÄŸerlendirmesi
gerekmektedir. Oysa
halkın enerji verimliliÄŸi
ve yenilenebilir enerji
talebine karşın
bakanlığın tutumu,
bunları ve gelecekteki
potansiyel yatırımları
engeller niteliktedir.

6.       Nükleer ve fosil
yakıt santralleri, enerji
kayıplarına yol açan bir
enerji anlayışına
dayanmaktadır. Bu tarzda
üretilen elektriÄŸin
önemli bir kısmı iletim
ve dağıtım esnasında
kaybedilir. Bu kayıpları
önlemenin tek yolu
enerjide ademi
merkeziyetçilik
anlayışıyla tüketim
merkezlerine yakın
yenilenebilir enerji
üretimini güçlendirmek,
tek tek bireylerin ve
kurumların enerji
üretebilmesini ve
ÅŸebekeye
baÄŸlanabilmelerini
saÄŸlamaktır. Bu yolla,
kendi kendine yeten
yerleÅŸimler kurabiliriz.
Enerji güvenliÄŸimizin
saÄŸlanması için
yenilenebilir enerjiler
kadar gerekli olan diÄŸer
yol ise enerji
verimliliÄŸidir. Enerji
verimliliÄŸi için yol
haritamız ise ulusal bir
enerji politikası
deÄŸiÅŸikliÄŸiyle,
Türkiye’de % 25’lere
varan elektrik enerjisi
kayıplarının bir an Ã¶nce
azaltılması ve Ã¼lke
çapında enerji israfını
azaltacak teknoloji ve
uygulamalara
yönelmemizdir. Yeni
YataÄŸanlar, yeni
Çernobiller ancak böyle
engellenebilir.    

7.       Nükleer enerji
iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine Ã§Ã¶züm
deÄŸildir. Gerek yapım
süresi gerekse toplam
enerji içerisindeki
payının elli yılda
anlamlı bir noktaya
gelememiÅŸ olması
gösteriyor ki, nükleer
enerji tercih edilirse
iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine karşı
mücadelede Ã§ok geç
kalınacaktır. Ayrıca,
nükleer enerji kullanımı
uranyum madenciliÄŸi ve
santral inÅŸaatı yüzünden
önemli Ã¶lçüde seragazı
salımı söz konusu
olmaktadır. Zaten
hiçkimse bizi, bir
felakete karşılık baÅŸka
bir felaketi seçmeye
zorlamamalıdır.         
        

           

            Nükleer
enerjinin bu derece
verimsiz ve tehlikeli
olmasına raÄŸmen, Ã¼Ã§
baÅŸarısız ihale
denemesinden sonra hala
Türkiye’nin gündeminde
olması sadece Türkiye’yi
tehlikeli bir eÅŸikte
tutmakla kalmamakta aynı
zamanda bugün dünyanın en
hızlı geliÅŸme gösteren
yenilenebilir enerji
imkanlarının
deÄŸerlendirilmesini
geciktirmektedir.
Yenilenebilir trenini
kaçırmak ve enerjide
verimlilik seferberliÄŸine
geçememek hem istihdam
yönünden, hem de ekonomik
ve Ã§evresel açıdan
ülkemizin zararına
olacaktır. Türkiye
Midyat’a pirinç almaya
giderken evdeki bulgurdan
olmamalıdır. Hükümet ve
Enerji Bakanlığı da artık
nükleer ve fosil yakıt
lobilerini dinlemek
yerine, temiz bir Ã§evrede
felaketler beklemeden
yaÅŸamayı tercih eden
halka olan
sorumluluklarını yerine
getirmek zorundadır.    

 

Hilal Atıcı

Greenpeace Akdeniz

Enerji ve Ä°klim
Kampanyası Sorumlusu

http://www.greenpeace.org/turkey/campaigns/nuekleersiz-ortado-u/nuekleer-gue

Greenpeace ve Avrupa
Yenilenebilir Enerji
Konseyi tarafından
hazırlanan Enerji
(D)evrimi Raporu: 
http://www.greenpeace.org/turkey/press/reports/enerji-devrimi-raporu


boşlukları doldurun


bunlara da göz atabilirsiniz:

otarafa: GÃœNEÅž, RÃœZGAR BÄ°ZE YETER! butarafa: David Shringley

iletişim - şikayet - kullanıcı sözleşmesi - gizlilik şartları