otarafa: Lydia Lunch @ Vox butarafa: color subsound
bir tas dolusu arı

cevap ver  iremçağıl   20/11/04

Tasarım?
Neden tasarlarım? 
Benim tasarım?
Ben 
Ve bir tas arım..

İnsan bir hareketi gerçekleştirmek için kendi uzuvlarının yetmediği noktada 
başka bir aletin, edavatın, objenin, nesnenin yardımına gerek duyar.
Ateş yakar dalları birbirine sürterek çıkardığı kıvılcımla,zipposu yoksa.
Hayvanları öldürür sivrilttiği kayalarla, açsa ve açıktaysa, yiyecek bir 
hamburgeri giyecek bir Armanisi na-mevcutsa..
Duvarlar yapar etrafına taşlarla,üşüyorsa parlak yıldızların aydınlattığı 
gecenin karanlığında ya da korkuyorsa keskin dişli dinozorların gezindiği 
ormanlarda..
Dış duvarlar,iç duvarlar,bölücü,ayırıcı ve taşıyıcı elemanlar, çelik 
konstrüksiyondan tavanlar,tuğlalar,kiremitler, prefabrik paneller, anti-sismik 
zeminler, düşey sirkülasyon elemanları,cephe kaplamaları,cephe boyaları,ısı 
yalıtımı ve bir de limon sıkacağı..

Tarih öncesi dediğimiz dönemlerden çoook sonra, çok yakın ülkelerin 
birindeki bir şehirde sokaklarda çocukların mutsuzluktan tiner 
çektiği,yaşlıların sıkıntıdan televizyon karşısında ölüverdiği,kadınların 
kendilerini yüksek balkonlardan yerçekimine bıraktığı,adamların namluları 
dünyayı durdurup da inmek için kullanmak istedikleri zamanlarda,Philip 
Starck isimli göbekli bir adam yaşarmış. Bu kıvırcık saçlı fransız vatandaşı, 
Alessi adlı İtalyan firmasının isteği üzerine bir limon sıkacağı “yaratmış”.Bir 
gözü kapalı kadın resimleri baskılı sineklikler,gülen suratlı şarap 
açıcakları,ahtapotlara benzeyen tabureler, kare,dikdörtgen,üçgen 
masalar,bebek bezi değiştirme çantaları, boğa boynuzlarına özenen 
lambalar,dijital saatler,kocaman gemiler,saç kurutma makinaları ve 
armatürler ve motorsikletler de yaratmış.Ama limonsıkacağının yeri 
başkaymış..
Limonsıkacağıysa gözlerini dünyaya ilk defa spot ışıklarıyla aydınlatılmış bir 
dükkanda açmış. Benzerleriyle beraber yanyana durduğu raftan limitsiz 
kredi kartlarının aracılığıyla alınıp parlak renkli bir kutuya 
konulmuş.Rahatsız,oraya buraya savrulmalı uzunca  bir yolculuktan sonra 
kutunun pembe kurdelası açılmış,yine heryer çok aydınlıkmış,nerede 
olduğunu anlayamamış,uzun tırnakları kırmızı ojeli bir el onu kutusundan 
çıkarmış,çok zaman geçmeden kafasında bir ıslaklık hissetmiş,sağa sola 
çevrilmeye,sallanmaya başlamış,başı dönmüş,midesi bulanmış,üstü başı 
ıslanmış..
Sonra günler geçmiş,bir daha kimse üzerinde sarı renkli ıslak bir şeyi 
döndürmeye çalışmamış,geçirdiği psikolojik travmanın etkisinden günlerce 
çıkamasa da kendi başına mutluymuş,sonraları canı fena sıkılmaya 
başladığında artık rafta değil nemli bir dolabın içindeki karanlıkta asıl 
kendisinin limon sıkacağı olduğunu söyleyen hımbıl görünümlü basit 
plastikten yapılma bir deliyle yanyana durmaktaymış,onun bir zamanlar 
durduğu camdan raftaysa garip biçimli bol delikli burnu havalarda bir “havuç 
rendesi” varmış..

Bir ürün dükkanlarda,marketerde,pazarlarda,evlerde,okullarda,yatakların 
altlarındaki tozlu karanlıkta yerini almadan önce tasarımcının kendine 
sorması gereken bazı sorular vardır: Tasarladığım “şey” kaça 
malolucak,pazar payının kaçta kaçını alıcak,ben bu işten kaç para 
alacağım,hangi dergilerin kaçıncı sayfasına çıkacağım, tanıtım  partisinde 
gucci ceketin altına hangi ayakkabılarımı giymeliyimden ziyade, bu ürünü 
niye ve kime tasarlıyorum, kullandığım malzeme yüzünden dünyadaki 
ağaçlardan kaç tane daha eksilecek, metroda geçen gün  gördüğüm tek 
bacağının eksik olan dilenciye de bir tasarım yapılamaz mı, vs. gibi...O 
muhteşem ürününü daha da güzel,daha da kusursuz,daha da tasarlanmış 
göstersin diye kullanılan renkli renksiz,büyüklü küçüklü,  kartonlar için 
patronunun harcadığı paranın miktarı ve  istasyonun önündeki evsiz adamın 
üşümemek için bu kartonlardan kaç tane bulması gerekmesi gibi..
Dünyanın tasarım merkezi denilen, sanki gökten inme kocaman tahta bir 
cetvelle sağdan sola ve yukarıdan aşağıya tek tek çizilmiş caddeleri ve hep 
birbirine benzeyen sokaklarıyla, insanların her sabah ve her akşam karanlık 
ve sıkışık toplu taşıma araçlarında birbirlerinin gözlerine bakmamaya özen 
göstererek çok modern ve hızlı bir şekilde evlerine vardığı şehirde, 
günler,saatler süren araştırmalar,ona buna sormalar sonunda karar verip 
de okumayı seçtiğin okulda bir öğleden sonra “tasarım gurusu” sıfatıyla 
konuşma yapmaya gelen insanı da bir düşün..
Elindeki Limonsıkacağı ve cebindeki ipod’uyla verdiği konferansın 
çıkışında,yazdığı Emotional Design adlı kitabını satışa sunmayı unutmayan 
Donald Norman adlı eski Machintosh çalışanı amerikalı profesörün 
söylediklerini hatırla.. Pazar paylarını, sistem hesaplarını ve çin’deki genç 
nüfusun cep telefonu şirketleri için ne kadar önemli olduğunu da unutma...

Ve Sayın Tasarımcılara benden birkaç hatırlatma:

1.End.Tasarım çok hızlı ve pozitif  bir ilerleme içinde gibi gözüksede gitgide 
değer kaybetmektedir.Her geçen gün yaygınlaşan çizim programları ve bu 
programları üreten firmaların tüketici gruplarını evhanımlarına kadar 
genişletmiş olmaları herkesin ucundan kıyısından tasarıma bulaştırmakta, 
köşedeki fotoğrafçıdan,duvarlarında hala eski pehlivanların fotoğraflarının 
asılı durduğu manava, kızının çeyizi için işlediği dantellerin fotoğraflarını 
bilgisayara yükleyen Ayşe Teyze’den bakkalın yanındaki fotokopici Ahmet 
Amca’ya kadar herkes artık tasarım yapmaktadır.

2.Her türlü açının,şeklin,malzemenin ve vesairenin hızlı bir şekilde 
tasarlanmasına ve gerçeğe çok yakın görsellerin alınmasına olanak tanıyan 
programlarla yapılan easy-made, ready-use objelerin en “trendy” olanları 
parlak dergi sayfalarında yerlerini binbir yarış,dalavereyle aldıktan 
sonra,derginin yeni baskısıya girmesiyle dolaşımdan  kalkmaktadır. Bu da 
daha bol imaj,daha az fikir,daha az üretimin geçerli olduğu bir sistemi getirir.

3.Tasarımın popüler hala gelmesiyle-her popüler konuda alışılageldiği gibi-
ikonlar yaratılmakta, ve bu ikon-obje-bina-nesneler sosyal içeriklerini 
neredeyse tamamen kaybedip,gerçek dünyadan soyutlanmakta ,en 
sonunda da eğlence kültürünün içinde bir imaj, seçkin kitabevlerindeki “Top 
Ten Design” kitaplarında bir sayfa olarak yerlerini almaktadır.

4.Tasarım kendini topluma kendini yeni ve büyülü bir dünya gibi 
sunmakta,zaten ezelden beri başkalaşmak,başka birşeye dönüşmek 
isteyen modern,mutsuz ve tatminsiz insan,bu isteğini ilk önce 
kafasındakini,sonra da kendisini tasarlamak suretiyle gerçekleştirmek 
istemektedir.
Hiç kimse ne arabasından  ne eteğinden ne mahallesinden ne evinden ne 
saçından ne sevgilisinden ama en az da kendisinden memnundur.Herşey 
mümkün olduğunca tasarlanmalı,her konu için bir tasarımcı bulunmalıdır, 
ayakkabı tasarımcısı, şapka tasarımcısı, ışık tasarımcısı,saç tasarımcısı,kaş 
tasarımcısı...Nedir kardeşim?

501.There is no fucking design,this is the design!
 
TO BE CONTINUED

 iremçağıl.


Kategori: pis işler.
cevap ver  c   20/11/04
açıkcası: boş konuşuyorsun.
cevap ver  fishilse   21/11/04
belkide bu tur seylere takılmasan kendin icin istedigin yere daha kolay gelirsin? tsarım nedir kim icindirden biraz kurtulmak lazım sanki.. eet pek cok sey daha kolay simdi ozellikle tasarım yapmak, ama neden sen "ozel" olabiliyorsunda yoldaki bir kişi kendince "ozel" olamasın, kendisi icin, bırak kendi secimini kendisi yapsın oda..istedigi sekilde kendine sekil versin , ya birisi versin ona ya kendisi kendi seklini bulsun?
neden TASARIMLA İLGİLENMEK, TASARIMCI OLMAK bu kadar ozel kişilere layikmiş gibi(!) ben anlamıorum?
 yasam devam edio, kendi dunyanı kendin yarat, dısarıya katılmak zorunda degilsin...
illaki katılcam diyorsan;
"life is not fair, kill your self or get over it " bbr
cevap ver  c   21/11/04
.
cevap ver  fishilse   22/11/04
-"özel"in tasarımla ne alakası var?
tasarımcı olmanın "özel" olmak olduğunu nereden çıkardın?

Trendden, 
 elime aldıgım  her dergide muhtesem bi tuzluk yaptım cok ozelim yazan yazılardan…

-bu tam türk kafası değil mi!
her kesin mimar olduğu ve ilk depremde binaların kafalarına kafalarına yıkıldığı!

Kafaları millilestirmeye gerek yok , ben sadece kendi cephemden bakıorum kim ne yaparsa yapsın, kasını kas tasarımcınıa yaptırmak istiyorsa adam gitsin ona yaptırsın benden uzak ona yakın olsun…

-tasarım bi "trend" değildir, "özel" kılmaz.
iştir.

tasarım trend diildir.. eet bende bunu anlatmak istemiştim..
dedigim OZELSE.. BUNU TREND  icin kullandıgım bir tabirdi?



anlamadığın için de saldırıyorsun, aman ne güzel
"biçim" vermek her kesin yapabildiği bir şey değil belki de, 
 “ saldırmıyorum”  ,sadece karısmıyorum, bırak isteyen istedgini yapsın diyorum

"yetenek allah vergisi" :P
okul yetmiyor tasarımcı kılmaya
kendin icin bişiy olabilmek hic bi okuda ogretilmes zaten


biçim (form) ile uğraşabilmek için biçimsiz olman gerekiyor
bu da ne her kesin yapabileceği, ne de yapmak isteyeceği bir şey

belkide senin icin, senin secimlerin ?? 

 
gene boş konuşuyorsun
……..

cevap ver  c   22/11/04
.
cevap ver  maniacboxer   11/12/06
takip ediliyosun farkindamisin iremçağıl | Dexigner :) 
cevap ver  c   17/12/06
farkında mısın
farkındamı sın
farkın da mısın
fark ında mısın
fa rkındamıs ın


boşlukları doldurun


bunlara da göz atabilirsiniz:

otarafa: Lydia Lunch @ Vox butarafa: color subsound

iletişim - şikayet - kullanıcı sözleşmesi - gizlilik şartları