otarafa: 30 minutes of 80's cartoon Openings butarafa: Users face being cut off
önemli detaylar

cevap ver  alper   14/02/08

süleymandemirel demirel karşıdevrim iran

"Türban serbestisiyle ilgili tartışmaların açıkça ’karşı devrim korkusu’na 
dönüştüğünü söyleyen Demirel’le yaptığımız sohbetin önemli detaylarını 
sırasıyla aktarıyorum.

DEVLET BUNALIMI

Bakın geçmişte Türkiye’de bunalımlar oldu. Sert tartışmalar oldu. Toz 
duman arasında göz gözü görmedi. Biz bu bunalımlarda sistemi 
işletemedik. Bir hakem bulamadık. O zaman bunalım Anayasa ve devlet 
bunalımına vardı.

İKTİDARIN HAKKI YOK

Eğer siyasi iktidar ’İstediğimi yaparım’ diye hareket ederse ve meseleyi 
kuvvet gösterisine dönüştürürse, yani, ’Bak biz ne kadar güçlüyüz, millet 
bizimle, parlamento bizimle ve biz istediğimiz yaparız’ şekline sokarsa, o 
zaman kaale almadıkları diğer bütün kesimler huzursuz olur. Bu da 
Türkiye’nin huzursuzluğu olur. Bu nedenle iktidarın milletin bir kısmı da 
eksik kalsın demek hakkı yoktur. Şu anda böyle bir durum vardır.

NEREYE GİDİYORUZ

Türkiye her ortamda bölünmüştür. Kaygılar vardır. Bir tarafta sevinenler, bir 
tarafta nereye gidiyoruz diye soranlar var. Bu iyi mi? Elbette değil.

İYİ DÜŞÜNÜN 

Bu hadisede bir tarafta sevinenler olabilir. Ama diğer tarafta kaygı yerine 
pekálá bu da böyle olsun diyenler olabilirdi. Muhalefet itiraz ederdi ama 
başka meselelerde olduğu gibi muhalefet edenler, ’peki madem iktidarsın 
bu da böyle olsun’ diyebilirdi. Bir düşün, neden demiyor. Bazı konularda 
oldu da bunda neden olmuyor. Çünkü bu basit bir hadise değildir. Herkes 
iyi bilsin. Bu hadiseyi basit bir özgürlük talebi olarak almak da yanlıştır. Bu 
hadisenin altında bir devrim olayı vardır.

DİN VE DEVLET

Türkiye Cumhuriyeti bir devrim üzerine oturmuştur. Ve bu devrim 
anayasalarla korunmaktadır. Büyük Atatürk ve cumhuriyeti kurduğu 
arkadaşları bir çağdaş toplum meydana getirmek istemişlerdir. Dinle 
devletin ayrıldığı bir çağdaş toplum. Yalnız dinle devletin ayrılması yetmez. 
Yaşamın da çağdaş bir topluma uygun şekilde olması lazım. Kural böyle 
konulmuştur. Yani devlet bütün dinlere karşı eşit mesafede olacak, 
vatandaşın din ve vicdan hürriyetini koruyacaktır. Dinin devletten bir talebi 
olmayacak, devletin de dinden bir talebi olmayacak. Sistem budur.

KARŞI DEVRİM

Eğer siz Cumhuriyet’in 85. yılında Cumhuriyet’in bu özelliklerine 
karşı ’Demokrasi var ben istediğimi yaparım’ diyerek karşı çıkarsanız, o 
zaman bu, devrimin getirdiği bazı şeylerden vazgeçmek olur. Bu da karşı 
devrim olur. Karşı devrimin de nerede başladığı nerede biteceği hiç belli 
olmaz. Çünkü dinin talepleri sadece başınızı örtmekle bitmez. Yarın başka 
talepler gelecek. İlk ve ortaokul için türban istenecek. Sonra kamu 
denilecek. Ya bir veli ben türbanlı hocaya çocuğumu göndermiyorum derse 
ne olacak?

Bu noktada soruyorum:

Sizde de böyle bir karşı devrim endişesi var mı?

Demirel cevap veriyor:

İRAN MI OLURUZ?

Buna kimse cesaret edemez. Ben böyle düşünüyorum. Ama o endişe birçok 
çevrede var. Karşı devrim korkusu vardır. Bana gelip soruyorlar. İran olur 
muyuz? Endişe budur. Yine soruyorlar. Böyle teker teker değiştirirlerse bir 
gün kalktığımızda İran mı oluruz? Endişe budur.

ÖZGÜRLÜK İÇİN

Özgürlüğe kimsenin itirazı yok. Ama bunu yaparken ülkeyi yönetilir 
olmaktan çıkartmayacaksınız. Okulları okunur olmaktan çıkartmayacaksınız. 
Ve çağdaş T.C.’nin çağdaşlık vasıflarını yitirmemesi lazım.

ESKİDEN DE VARDI

’Biz eskisi gibi yaşamak istiyoruz. Öyle giyinmek istiyoruz. Öyle okumak 
istiyoruz’ diyorsanız, bu devrimi reddetmek olur. Şimdiye kadar kimsenin 
devrimden şikáyeti yoktu. Zaman zaman meydana gelen olaylardan 
rahatsızlıklar olmuştur. 28 Şubat buydu. Daha öncekiler de buydu. Bunlar 
olageldi. Bugünkü olay bunların bir başka çeşididir."


cevap ver  dmytro   14/02/08
İranlı gazeteci Nirumand:

* * *
"Evet, Humeyni yeryüzünde
cenneti vaat etti bize...
Demokrasi gelecek, kimse
fikirleri ve siyasal
görüşleri yüzünden
tutuklanmayacak, işkence
yapılmayacak, KADINLARA
EŞIT HAKLAR VERILECEK,
GIYIM SERBEST OLACAKTI.

Şah'ı devirdikten sonra
mollaların camiye geri
döneceklerinden emindik.
Devleti yönetecek durumda
olduklarına inanmıyorduk.
YANILDIK!

Her şey 14 Ocak 1979
tarihinde değişti. Şah,
İran'ı terk etti.
Ardından İran tarihinin
en büyük yürüyüşü
Tahran'da yapıldı.
Sansür, yasak yoktu,
istediğimiz gibi
bağırıyorduk.

Fakat mitingde ilk
dikkatimi çeken, Musaddık
ya da solcu şehitlerin
resimlerini taşıyanların
mollalar tarafından
dövülmesi oldu. Pek
üzerinde durmadık bu
olayın. "Hele bir
kurtlarını döksünler,
sonra sakinleşirler" diye
düşündük.

Ertesi gün gazetede, bir
hırsızın genç mollalar
tarafından yakalanıp,
adına "İslam Mahkemesi"
denilen mahalli bir heyet
tarafından 35 kamçı
cezasına çarptırıldığı
haberini okuduk. Haberi
ciddiye almadık "Üç-beş
sapsızın işi" dedik.

Bu arada bira-şarap
fabrikalarının yakılması,
sinemaların tahrip
edilip, filmlerin
sokaklara atılması gibi
olayların üzerinde hiç
durmadık. "UFAK TEFEK
ŞEYLERIN" toplumun
demokrasi ve ulusal
bağımsızlık yolundaki
çabaları etkilemesini
istemiyorduk.

Biz bunları söylerken,
mollalar tarafından,
kadın ve erkeklerin yan
yana yürüyemeyecekleri,
okullarda aynı sınıflarda
olamayacakları , birlikte
spor yapamayacakları gibi
gerici kararlar ardı
ardına alınmaya başlandı.

"Müslüman kadınların
yanında orospuların yeri
yoktur" DENILEREK
KADINLARA ÖRTÜNME
ZORUNLULUĞU GETIRILDI.
Özellikle üniversitelerde
bu yüzden çatışmalar çıktı.

Bu çatışmalardan rahatsız
olduk, kadın sorununun
güncelleşip ön plana
geçmesini istemiyorduk!
"ASIL MÜCADELE
EMPERYALIZME VE
KAPITALIZME KARŞI
VERILMELIDIR" diyorduk.
Kadın sorunu bir yan
çelişki, ana çelişki
sömürü, diye düşünüyorduk.

Peçesiz, başörtüsüz
sokağa çıkan kadınlar
artık açıkça, gözümüzün
önünde dövülüyordu. Bazı
kadınların yüzüne kezzap
atılıyordu. Humeyni
"Bütün sorunlarımızın
sebebi, cemiyetimizdeki
ahláksızlıklardı r.
Bunların kökünü
kazımalıyız" diyor, genç
mollalar terör
estiriyordu. Kitapevleri
yağmalanıyor, gazete
bayileri ateşe veriliyordu.

Şiraz'da "İslam
Mahkemesi" eşcinsel ve
fahişe olduğu
gerekçesiyle dört kişiyi
idam ediyordu. Benzer
olay Tahran'da da
gerçekleşiyor, üç fahişe
ve eşcinsel kurşuna
diziliyordu.

Sesleri ve görüntüleriyle
erkekleri tahrik
ettikleri için kadın
spikerler TV'den
kovuluyor, uyuşturucu
olarak görülen müzik
yasaklanıyordu. Alkol
içen, kırbaç cezasına
çarptırılıyordu. Toplum
hızla
dincileştiriliyordu.
Kadınların evlenme yaşı
18'den 13'e düşürüldü.

Parfüm, ruj, saç boyası
gibi kadın malzemelerinin
İran'a girişi yasaklandı.
Kamu dairelerinde çalışan
kadın memurlara tesettüre
girme emri verildi.
Mollalar güçlendikçe
saldırganlaştılar.

GERÇEĞI ANLADIĞIMIZ VAKIT
IŞ IŞTEN GEÇMIŞTI. Şah
döneminden daha çok insan
cezaevlerine konuldu,
idam edildi. Milyonlarca
insan canını kurtarmak
için yurtdışına kaçtı.
Kaçanlardan biri de
bendim. Umarım bizim
hatalarımızdan birileri
dersler çıkarır.
 
UMMAK İSTERİZ,
AMMA...DİNCİLİK
(dindarlıkla
karıştırılmasın)
ULUSALCILIK VE
MİLLİYETÇİLİK
KAVRAMLARINI YOK ETMEK
ÜZEREDİR
cevap ver  cokanat   14/02/08
Kısa etek giyen öğrenci
kızların bacağına yanıcı
sıvı atıldı

http://www.milliyet.com.tr/2008/02/14/son/sontur30.asp?prm=0,421121543
cevap ver  bela   14/02/08
Ulusalcilik ve
milliyetcilik guzel bisey
miymis? Oyum dincilere
(dindarlara degil).
Ne demekse.
cevap ver  dmytro   14/02/08
şeriatçı- dindar
ayrımıyla düsününce 
ulusalcılık ve
milliyetçiliğin de
öğelerini çalmış fanatik
bi durumdan bahsediyor
olsa gerek


boşlukları doldurun


bunlara da göz atabilirsiniz:

otarafa: 30 minutes of 80's cartoon Openings butarafa: Users face being cut off

iletişim - şikayet - kullanıcı sözleşmesi - gizlilik şartları